Mevsimlerin insan sağlığı ve psikolojisi üzerinde meydana getirdiği değişimler uzun yıllardır bilinen bir gerçek. özellikle günlerin iyice kısaldığı dünyamızı aydınlatan güneşin bulutların arkasından bize merhaba diyemeden gitmeye başladığı bu günlerde insanlarımızın ruhsal yapısında bazı olumsuz gelişmeler ve depresyon daha sıkca görülmektedir.
Sonbahar ve kış aylarında bu etki daha belirgindir. Yapraklarının sararması ve dökülmesi ağaçların ve bitkilerin adeta kuruması, yağan yağmur ve kar çevremizi kaplayan sis bulut ve bazende kasvetli atmosfer insanın ruhsal yapısında çeşitli olumsuzlukların kapısını aralayabilir.. İnsanlar, doğadaki bu değişimlerle birlikte olumsuz düşünce ve duygu anaforundan kendini koruyamaz olabilir.
Kış mevsimi ile birlikte dünyamızda meydana gelen değişikliklerin en çok yaşlı insanlarımızı etkilediği de bir gerçek günlerin kısalmasıyla günlük aktivitelerin azalması ve pasif yaşam şartlarının artması yaşlı insanlarda daha belirgin bulgularla karşımıza çıkabilir.
Çağımızın hastalığı olarak kabul gören ve bu günlerde biraz daha sık görülmeye başlayan depresyon hastalığının başlıca belirtilerini kısaca özetleyecek olursak:
-
Kendini mutsuz,ağlamaklı,kederli hissetme
-
Gün boyu süren tüm ya da çoğu etkinliğe karşı ilgi ve zevk almada azalma
-
Daha önce keyif alınan işler,hobiler ve alışkanlıklardan artık hoşlanmama,
-
Dünyayı verseler umurumda değil şeklinde bıkkınlık hisleri
-
İştah ve kilo durumunda meydana gelen değişme
-
Uykusuzluk ya da aşırır uyku hali.
-
Hareketlilik halinde azalma ya da huzursuzluk oturmayı veya yatmayı yeğleme
-
Sıkıntıdan yerinde duramama
-
Halsizlik ,yorgunluk hisleri,daha önceki günler kadar enerjik ve zinde olamama.
-
Kendini değersiz hissetme,küçük görme,kendini beğenmeme
-
Suçlu ya da günahkar olma düşünceleri
-
Ölüm düşünceleri,intihar planları veya eylemlerinin varlığı.
Depresyonda olan bir hastanın tüm organ ve dokuları bu olumsuzluklardan etkilenmektedir.
Eski enerjisini kaybeden insan kendini külçe gibi hissetmeye başlar.günlük aktivitelerini yerine getiremez olur.Ağrılar ve tüm hücrelerinde hissettiği ağırlık hastayı adeta yaşamdan kopartarak kökünden kopmuş bir çiçek gibi sarartıp soldurmaya başlar.
Böyle bir duruma doğru giden hastanın yapacağı ilke ve tek öncelikli konunun uzmanı bir hekimden profesyonel yardım almak olmalıdır. Çünkü depresyon tedavisi olan kalıcı iziler bırakmadan iyileşmenin mümkün olduğu bir hastalıktır.,
Depresyon hastalığında modern ilaç tedavilerinin yanında çeşitli tedavi alternatifleri mevcuttur.Telkin manevi dinamiklerden yararlanma yoga dua akupunktur özellikle yeşil yapraklı sebze ve meyveler yararlanma gibi imkanlar hem tedaviyi kolaylaştırır.Hem de çabuk sonuca varmada bize yardımcı olur.
Dua tüm hastalıkların tedavisinde gördüğümüz başarılı sonuçlardan daha fazla bu hastalıkta etkindir.
Dua ile en başta bizi yaratan ve bize şifayı vaad edenle bir buluşma gerçekleştiriyoruz.Riyanın maddi çıkarın olmadığı samimi ve yalın bir buluşma bu…
Hastalıklar insanlarımızda aynı zamanda bir acizlik meydana getirir.Acizlik insanları daha samimi olmaya yöneltir.Samimiyet ise muhabbet ve bereket demektir.Bu psikolojide bir insanın dilden ve kalp yolu ile istekleri doğal olarak beynimizde bazı hormonların salgılanmasına sebebiyet vermektedir.Otonom sinir sistemi ve iç salgı bezlerimiz bu salgılanan maddeler ve hormonlardan olumlu etkilendiği ise yapılan çok yönlü çalışmalarla su yüzüne çıkmış gerçeklerdir.…..Beynimizde ve zihnimizde meydana gelen bu biyokimyasal değişim doku ve organlarımız için umulmadık şifalara vesile olabilmektedir.
İnsan ruhunun hasta olmayacağına yönelik bilgilerimizle bugünkü halimize baktığımızda ise çoğu yakınmalarımızın sebebinin zihnimizdeki engin dehlizlerde olabileceği gerçeği ile karşı karşıya kalıyoruz..
Dua sözlü olarak yapılabildiği gibi sebeplere sarılarak ta yapılabilir.Hasta bir insanın hekim araması hastalığının teşhisinde bazı tetkiklere müracaat etmesi hatta hastalığının şifası için çeşitli ilaçlar bitkiler ve perhizler yapması bütün bunları biz dua kapsamında değerlendirmeliyiz…
Bilinçli olmayarak sıklıkla işimizin Allah ‘a kaldığını söyler dururuz.Aslında işimizin ona kalması aynı zamanda vuslata da ermemiz demek olduğunu ise sıklıkla göz ardı eder ve bu sözü genellikle çaresizlik durumlarında telaffuz ederiz.
İşimizin yüce Mevlaya kalması aynı zamanda aciz kalmaya başlayıp onun himmetinden yardım alma şansını elde edebileceğimiz bir döneme de girmemize zemin hazırladığını ise pek aklımıza getirmeyiz.
Yüce yaratıcımız bana yaklaş diyor: Yani dua et bende sana yaklaşayım ve sana yardım edeyim diyerek zor anlarımızın o çekilmez uzayan dakikalarında bizimle olmak istiyor. Hastalık acı ızdırap ve keder insanların zor olarak kabul ettikleri anları zamanlarıdır.Bu zamanlarımızda Yüce Allah a yaklaşmamız moralleri yükselttiği için bağışıklık sistemimizi güçlendirerek depresyonda dahil tüm hastalıklarla olan savaşta galip gelmemiz mümkün olacaktır.
Duanın etkisi sadece bununla sınırlıda değildir.Dua ile kendimizle barışık hale geliyor yaşama arzumuzu artırıyor ölümle olan ebedi savaşımızda birkaç kale daha fethetmemize zemin de hazırlamış oluyoruz.
Samimi bir duruş ile Yaratanla baş başa kalma olarak tanımlayabileceğim dua ile sadece sağlığımızı kazanmıyoruz. Kendimizle ve rabbimizin yarattığı evrendeki tüm nesnelerle barışık zinde formda mutlu umutlu depresyonun yol açtığı ağrılardan ve stresten uzaklarda yaşayabiliriz.
Hastalıklar gelmeden sağlığımızın kıymetini bilmemiz nasıl elzemse çeşitli musibetler ve çaresiz hastalıklar kapımızı çalmadan da bizlere şah damarımızdan da yakın olan mevlamızla buluşmalı onunla halleşmeli ve onun düsturları doğrultusunda yaşamaya çalışmalıyız .Bu duruş bizi sadece depresyondan korumaz .Tüm dert ve ızdıraplara karşı adeta bize çelikten bir kafes gibi koruma sağlar deneyin göreceksiniz.