İnsan beyninde milyarlarca hücre bulunuyor. Bu hücreler yaşamsal fonksiyonlarımızı yerine getirebilmemizi sağlar. Konuşmak, yemek, düşünmek gibi en temel ihtiyaçlar da beyin hücreleri ile gerçekleştirilebilen aktivitelerdir. Pek çok hastalık sinir sisteminden kaynaklanmaktadır. Biz hekimler bu hastalıkların en etkin şekilde tedavi edilebilmesi için yüzyıllardır araştırmalar yapıyoruz. Fakat buna karşın alzheimer, panik atak, depresyon, beyin felci ve daha pek çok hastalıkların tedavisi ile ilgili uzun zamandır büyük bir adım atılamadı.
Allah’ü Teala “tedavisi olmayan bir hastalık halk etmedim” diyerek aslında her hastalığın tedavisinin olduğunu müjdelemiştir. Fakat gelişen teknolojiye ve yapılan yüzlerce araştırmaya karşın tüm hastalıklarda olmasa da bazı hastalıkların tedavisinde belirgin bir ilerleme henüz kaydedilemedi.
Ben beyin ve sinir hekimi olarak 25 yıldan daha fazla süren bir doktorluk deneyimine sahibim. Hastalarıma en uygun tedavi yöntemini sunuyor, bir yandan da daimi olarak kendimi sorguluyorum. Modern tedavi yöntemleri ile geleneksel olarak kullanılan tedavi yöntemlerini aynı ciddiyet ve hassasiyet ile hastalarıma sunmaktayım. Bir yandan da yeni tedavi metotlarını araştırmaya devam ediyorum. Son yıllarda Batı ülkelerinde kullanılmaya başlanan TMS (transkranyal manyetik beyin simülasyonu) tedavisi de uyguladığım tedavi yöntemleri arasında yer alıyor.
TMS yöntemi ilk olarak 1985 yılında bazı rahatsızlıkların teşhisinde kullanıldı. Kısa zaman sonrasında teşhis ya da tedavide zorlandığımız pek çok rahatsızlıkta başarılı neticeler elde etmemiz adına umut vaat eden bir tedavi yöntemi olduğunu belirtmek isterim. Bu hastalıkları depresyon, şizofren, kulak çınlaması, panik atak, beyin felci, parkinson, migren, unutkanlık ve bunama şeklinde sıralayabilirim.
TMS yönteminin beyinde nasıl bir etki ortaya çıkardığını açıklamak istiyorum. Bu yöntemde beyinin sadece belirli bölgelerine manyetik uyarılar gönderilir. Elbette beyinde herhangi bir zarar oluşturmaması önemli bir husustur. Bu manyetik uyarılar kafa derisini ve kafatasını geçiyor beyin hücrelerine ulaşıyor. Hastalığa neden olan, fonksiyonu bozulmuş olan beyin hücrelerinde elektriksel bir enerji oluşturuyor. Dolayısıyla bozulmuş olan dengeyi yeniden sağlayacak olan hormonal ve kimyasal bir faaliyet oluşmasını sağlıyor. Bu faaliyet hastalığın ortadan kalkması için gerekli onarımın vücudun kendisi tarafından yapılmasına olanak tanıyor.
İnsan beyni mükemmel bir yaratılışa sahip ve sırlarla dolu. Bu mükemmel yapı TMS ile gönderilen uyarılara yanıt verebiliyor. Bir anlamda beyni formatlamak mümkün olabiliyor. Her hastada ya da her durumda mükemmel sonuç alınabilmesi gibi bir durum, tüm tedavilerde olduğu gibi TMS tedavi yönteminde de söz konusu değil. Fakat beyne zarar vermeyen bir metot olması, denenebilirdik düzeyini arttırıyor.
Yan etki tıp dünyasında son derece mühimdir. Bir yandan hastalığı tedavi ederken, diğer yandan farklı bir hastalığa sebebiyet verebilen ilaçlar, tedavi yöntemleri kullanılmıyor. Hatta pek çok ilaç bilinmeyen yan etkilerinin ortaya çıkmasının ardından kısa sürede toplatılıyor ve kullanımına son veriliyor. Aynı durum bitkilerde aranan şifalarda da geçerlidir. Hekim önerisi olmadan, bilinçsizce kullanılan otlar, rahatsızlığından kurtulmak isteyen hastaları hastanelik edebiliyor. Bitkilerin yanlış kullanımı hastalara faydadan ziyade zarar verebiliyor.
Bu nedenle yan etkisi ya da farklı bir zararı bulunmayan tedavi yöntemlerine daha fazla eğilim gösteriliyor. TMS de bu yöntemlerden biri... Umut vaat eden ve yakın gelecekte daha fazla kullanılacağını öngörebildiğim bir tedavi yöntemidir.