Migren Ağrısı

Okunma Sayısı
43605
Eskiden sıradan bir baş ağrısı olarak görülen migren ağrısının, başlı başına nörolojik bir hastalık olduğu artık kabul edilmiştir. Migren ağrısına, beynimizin yüzeyindeki damarların genişleyip daralması ve çevre dokulardaki ödem yol açar. Başlıca karakteristik özelliği belirli aralıklarla gelmesidir. Genç ve orta yaş grubunda yüzde 20’ler gibi yüksek bir oranda görülür. Genç ve erişkin hastalığı olarak kabul edilen migren, 45-50 yaşlarına kadar sürebilir. Migren, özellikle hanımların korkulu rüyasıdır. Ağrı, 4 ile 72 saat arası devam edebilir. Migren hastalarının büyük bir kısmının ortak özellikleri; aşırı titiz, sinirli, çok dikkatli, zihni sürekli çalışan, duygusal insanlar olmalarıdır.
 
Belirtileri
  • Ağrı, başın bir yarısında ve göz oyuluyor gibi zonklayarak seyreder.
  • Şakak ve ense ağrısı çoğu vakada karakteristiktir.
  • Ağrı öncesi veya sonrası bulantı, kusma, ışığa ve sese tahammülsüzlük olabilir.
  • Hastanın huzuru kaçar ve rengi solar.
  • Alın ve yüze yayılan ağrı nedeni ile sıklıkla sinüzitle karıştırılır.
  • Krizlerin bir kısmında ağrı başlamadan önce parlak ışık çakmaları, zikzak görüntüler, el-yüz ve kollarda hissedilen iğnelenme, uyuşma gibi şikayetler olabilir.
  • Bazı hastalarda da ağrı öncesi aşırı neşelenme, gülme, mutluluktan uçuyor gibi haberciler görülebilir. (Öfori)
  • Bazı hastalar ağrıyı; geriyor, çekiyor, yanıyor, sızlıyor, sıkışıyor, üşüyor, kaşınıyor, burgu ile oyuluyor, bıçak saplanıyor gibi değişik şekillerde ifade edebilir.
  • Bazı hastalar ağrının geleceğini saatler önce anlayabiliyorken, bazen de birden bire şiddetli bir ağrı krizi ile kişinin hayatı alt üst olabilir.
     
Migreni Çağıran Sebepler

Migreni Çağıran Sebeğler
Migren krizlerinin oluşumunda stres, açlık, tokluk, gürültü, uykusuzluk, aşırı uyku, hanımlarda adet günleri, çikolata, kuru yemiş, mantar, sosis, alkol, kolalı içecekler başlıca sebepler olarak sıralanabilir. Göz alıcı parlak ışıklar, sigara dumanı, keskin kokular, lodos ve rüzgârlı hava; migreni tetikleyen faktörlerdir. Bazı gıdalarda bulunan birtakım maddeler de damarları genişletip, migren krizini başlatabilir. Hastalığın sebeplerine yönelik çok sayıda teori hala geçerliliğini korumaktadır. Ancak beynimizdeki damar-sinir ilişkisindeki dengenin bozulması ve genetik yatkınlık esas sorumlu gibi görülmektedir. Migren bilinenin aksine, tedavisi olan bir hastalıktır. Kalıtım yoluyla, aileden çocuklara geçebilir. Doktor, muayeneden sonra teşhis için bazı tetkikler isteyebilir. Uzun tetkik ve tahliller gerekmez. Hastanın şikâyetleri ile kesin teşhis konulabilir
 
Tedavisi
 
Migren ağrısı, kişinin yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyen bir hastalıktır. Ağrılar, orta şiddette ya da şiddetli olabilir. Basit krizlerde ilaç almadan karanlık ve sessiz bir ortamda ağrının geçmesi beklenirken; şiddetli krizlerde hekim müdahalesi ve etkili bir tedavi programı uygulanması gerekir. Son yıllarda üretilen migrene özgü ağrıları dindiren ilaçların yanında, krize karşı koruyucu ilaçlar da verilebilir. İyi bir hasta-hekim diyalogu, her tedavide önemli ancak migren hastalığında çok daha önemlidir.
 
Akupunktur, migrende etkili bir tedavi yöntemidir. Hastalar herhangi bir yan etkiyle karşılaşmazlar. Akupunkturda, beynin kendi üretmiş olduğu ağrı kesiciler aktif hale gelir. Böylece çok sayıda ilaç kullanmadan tedavi gerçekleşir. Migren krizinde akupunktur tedavisi, ağrıya karşı adeta bir aşılamadır. Nasıl aşı ile bağışıklık sistemi aktif hale getirilerek hastalıklara karşı direnç kazanıyorsak, akupunktur ile de ağrıya karşı direnç kazanmış oluyoruz. Migren ağrısı ne kadar şiddetli seyrederse etsin, felce sebep olmaz ve ölümcül değildir. Bu yönüyle migren krizi şiddetli bir nisan yağmuruna benzetilebilir. Ağrı geçtikten sonra, hasta yaşamını önceden olduğu gibi sürdürür.
 
Migrenden Uzak Yaşamanın Yolları:
  • Düzenli uyumak
  • Sabahları düzenli kalkmak
  • Dengeli beslenmek
  • Sıkıntılı, üzüntülü ve stresli ortamlardan uzak durmaya çalışmak
  • Aşırı yorucu işlerde uzun süre çalışmamak
  • Kendimizle ve çevremizdeki insanlarla barışık olmak
  • Doktorun tavsiye ve önerilerine uymak
  • Kulaktan dolma bilgilerle tedaviyi kesmemek
  • Ağrı süresince sessiz, sakin, karanlık bir ortamda, başı hafif yüksekte tutarak istirahat etmek
  • Düzenli egzersiz yaparak, beyinden salgılanan ağrı kesicilerden ve mutluluk hormonundan istifade etmek

Düzenli Uyumak